BİTOLA; MANASTIR'IN ORTASINDA ÇEŞME VAR MI?


 BİR ÖNCEKİ YAZI - OHRİD 


Gezi Tarihi : 17 Mayıs 2014

Tekne turundan sonra Bitola (Manastır)’ ya gitmek üzere yola çıkıyoruz. Bitola, Ohrid'e 70 km gibi kısa bir mesafede. Şehre vardığımızda neredeyse ilk gördüğümüz yapı, Atatürk’ün de okuduğu Manastır Askeri İdadisi oluyor. İçine girmek için yeterli vaktimiz olmadığı için bir kaç fotoğraf çekip Şirok Sokak’a, eski adıyla Hamidiye Caddesi’ne, doğru devam ediyoruz.





ATAMIZIN EĞİTİM GÖRDÜĞÜ MANASTIR ASKERİ İDADİSİ

Şirok Sokak, bizim İstiklal Caddesi’nin çeyreği kadar büyüklükte bir yaya yolu. Sağlı sollu sıralanan tarihi binaların altında, yanyana dizilmiş kafeler, barlar, restoranlar mevcut.  Atatürk’ün aşık olduğu Eleni’nin oturduğu ev de bu cadde üzerinde. Eleni ve Atatürk, sadece Türk’lerin değil hemen hemen tüm turistlerin ilgisini çeken, büyük aşk yaşamışlar ancak biri müslüman diğeri hristiyan oldukları ve sosyal bazı farklılıklar sebebiyle bir araya gelememişler. Eleni’nin yazdığı aşkmektuplarının bir kısmı hala Askeri İdadi’deki müzede sergileniyor(muş). Şirok Sokak'ta yürürken, ellerinde Türk bayraklarıyla yürüyen orta yaşlı hanımlardan oluşan bir grupla karşılaşıyoruz. Cadde boyunca "Maaanastır'ın, ooortasında, vaaaar bir çeşme..." türküsünü söyleyerek milliyetçi duygularımızı harekete geçiriyorlar. Türküye konu olan çeşmeyi görme hevesiyle gezmeye devam ediyoruz.



ÜNLÜ ŞİROK SOKAK



ATATÜRK İLE BÜYÜK AŞK YAŞAMIŞ OLAN ELENİ'NİN EVİ
Karnımız çok aç ama önce gezilecek yerleri bitirmeye karar veriyoruz. Yaklaşık 600-700 mt uzunluğundaki Şirok Sokak’ı yürüyerek bitirip, caddenin sonundaki Manolya Meydanı’na ulaşıyoruz. Sol tarafımızda Büyük İskender’in babası Philip II’nin at üzerinde bir heykeli, bunun biraz arkasında saat kulesi, sağ tarafımızda ise Yeni Cami yer alıyor. Kapalı Çarşı (Bedesten)' nın yönlendirme tabelalarını görüyor ama kendisini görüp görmediğimizden emin olamıyoruz. Zira son derece eski püskü bir çarşı gördüğümüz. Tarihi değeri olan bir yer burası olamaz diye düşünüyoruz. Yaya yolunu takip edince küçük bir yuvarlak çizmiş oluyoruz. Bu arada Bitola’nın ortasından geçen Dragor Çayı’nın üzerinden geçiyor ve yeniden Şirok Sokak’a dönüyoruz.


SAAT KULESİ, PHILIP II HEYKELİ VE YENİ CAMİİ'NİN BULUNDUĞU
MANOLYA MEYDANI

ŞEHRİN İÇİNDEN GEÇEN DRAGOR ÇAYI

Balkan’ların tamamında olduğu gibi, burada da en popüler yemek köfte. Selçuk’un yürürken gözüne kestirdiği, cadde üzerindeki küçük restorana oturuyoruz. Bu arada Hasan abi ve Armağan abla da bizimle. Siparişi verirken akıllar biraz karışıyor, doğru anlaşıldığımızdan emin olamıyoruz ama kısmet diyerek beklemeye başlıyoruz.. Hasan abi ve Armağan abla, bizden farklı bir şey söylediklerinden sanırım, onların siparişleri geliyor ama biz beklemeye devam ediyoruz. Yaklaşık 30 dk bekledikten sonra Selçuk’la Emre siparişlerimizi iptal ediyorlar ve Hasan abiyle Armağan ablanın yemeklerine ortak oluyoruz, tabiki onların ısrarıyla.. Sanki dün tanıştığımız insanlarla değil de aileden birileriyle tatile çıkmış gibi hissediyoruz, ikisini de çok sevdik, sanırım onlar da bizi sevdiler :) 


Manastır'ın ortasındaki çeşmeyi göremeden, Selanik’e gitmek üzere otobüsümüze biniyoruz. Bitola-Selanik arası 280 km, aslında çok uzak değil ama Makedonya-Yunanistan sınırında biraz fazla bekleyince, krizi fırsata çeviriyoruz. Bulunduğumuz tarafın karşısındaki free shopa gidip Yunanistan’ın en sevdiğimiz birası olan Fix marka biralardan alıyoruz. Kasadaki görevliye herhangi bir sayı sınırı olup olmadığını soruyor Selçuk ve aslında bulunduğumuz free shoptan ancak Makedonya’ya gelen yolcuların alış veriş yapabileceğini öğreniyoruz. Sağolsun kasa görevlisi sorun etmiyor. Çocuk Selçuk’u pek seviyor ve facebook hesabını soruyor. Tabi bu devirde anne babaların bile Facebook hesabı varken kocamın facebookla ilgisinin olmadığına ihtimal vermiyor. Selçuk “hesabım yok” dediğinde çocuk şaşırıyor. Yalan söylediğini sanmış olsa da Selçuk gerçekten Facebook aleminde yer almıyor.


Otobüsümüzün yanına geri dönüp aldığımız biraları, Armağan ablanın kuruyemişleri ve Hasan abinin komik hikayeleri eşliğinde hep birlikte içiyoruz. Sınırı geçme zamanı geldiğinde tekrar otobüse geçiyoruz.



 YAZININ DEVAMI - SELANİK